Bilim insanları, ahlak öğretilerine dayalı Hıristiyanlık, İslam, Yahudilik, Hinduizm ve Budizm gibi ahlak öğretilerine dayalı dinlerin, zengin elitler ile yoksul toplum arasındaki farklılıkları arttırdığını iddia ettiler. Bu dinler, insanların yaşam tarzlarını değiştiren evrimsel oyun alanı seviyelerinin oluşmasına yardımcı oldu.
Dailymail’de yer alan habere göre, Paris’teki École Normale Supérieure’de görevli evrimsel psikolog Dr. Nicolas Baumard, zenginleşmenin, insanların bebekleri için uygun yaşam bir yaşam tarzı belirlemesine ve daha az çocuk tercihine yönelmesine neden olduğunu belirtiyor. Baumard, 2500 yıl önce Akdeniz’in doğusunda ortaya çıkan Mısır ve Sümer medeniyetlerinin elit üyelerinin de bu yaşam tarzını seçtiğini söylüyor. Nüfusun geri kalanı ise evrimsel rekabette hızlı yaşamak zorunda kaldı ve genç öldü ve de bunun sonucu olarak zenginler ayakta kalmaya devam etti. Bu çevrim sonucu ise, elitler, seksüel olarak daha fazla aktif olan ve agresif genel nüfusun kendilerini gasp etmemelerini garantiye almak için ahlak tabanlı tanrıları teşvik ettiler.
Mutlak refahın insan motivasyonunda ve ödüllendirme sisteminde öngörülebilir etkileri olduğunu söyleyen Dr. Baumard, New Scientist dergisine yayımlanan makalesinde, günümüzde refah seviyesinin dünyanın her yerine yayılmasıyla birlikte ahlakçı dinlere inananların sayısının düşüşe geçeceği görüşüne yer veriyor: “Daha fazla insanın zengin olması ve yavaşlama stratejisini(kendini kontrol teknikleri ve işbirlikçi etkileşimleri) benimsemesi, ahlaken mahkum edilecek hızlı stratejileri(kaynak edinimi ve zorla yapılan etkileşimler) ve bundan faydalanan dini inançları da azaltacaktır. Eğer bu doğruysa ve çevremiz gelişmeye devam ederse, daha önce Greko-Romen dönemde görüldüğü gibi, Hristiyanlık ve diğer ahlakçı dinler en sonunda kaybolabilir.”
Araştırma, yavaş yaşamın elitlere az çocuk, az yemek(gıda elde etmek için daha az oranda agresif olmak) gibi evrimsel dezavantaj sağladığını da belirtiyor.
Çoğu antropolog, ahlakçı dinlerin, insan gruplarının birlikte işbirliği yapmasını sağlayacak kurallar kümesi sağlamaya yardımcı olduğunu ileri sürüyor. Bu sosyal tutkalın, herkesin elini taşına soktuğundan ve hile yapmamasından emin olmak için iyi bir işlevi oldu. Fakat bilim insanları için halen yapbozun karanlıkta kadar bir bölümü bulunmaktadır. Neden ahlakçı dinler, uzun bir süreye yayılan Mısır ve Sümer medeniyetlerinin yükselişinden sonra yani nispeten insanoğlunun geç evrim döneminden sonra ortaya çıktı? Bu soruya yanıt olarak, Dr. Baumard’ın ve meslektaşlarının ahlakçı dinlerin ortaya çıkmasındaki önemli belirleyicilerinden birinin insanların her gün tükettiği enerji miktarıyla ilişkili olduğunu söylüyorlar. Eğer bireyler her gün 20 binden fazla kilokaloriye erişmesi durumunda, insan davranışlarına ve psikolojik vizyonlarında bir değişikliğe yol açacağını savunan Baumard ve ekibine göre, toplum bu enerji miktarına erişimi sağladığında istikrarlı ve öngörülebilir bir hala geçerken, bu kalori miktarına erişemediği durumlarda ise hayatı daha “hızlı” bir şekilde yaşamaya devam ediyor.
Dr. Baumard, diğerleri hızlı bir stratejiyi takip ederken, elitlerin yavaş stratejiyi takip etmenisinin açıkça dezavantajlı bir durum yaratacağını söylüyor: Eğer diğerleri cinsel fırsatları yakalarken siz sadıksanız, eğer diğerleri intikam peşinde koşarken, siz bağışlayıcıysanız, eğer diğerleri eğlenirken, siz çalışıyorsanız bu bir dezavantaj doğuracaktır. Bu dezavantajı telafi etmek için elitlerin, yoksul nüfus için ahlaken hızlı davranışları suçlamasını gerektiren ve kısmen adapte ve teşvik edilen dinler aracılığıyla yavaş ahlak özendirildi, icap edilmemesi durumunda ise günahkarlarına ceza vaadi meşrulaştırdı ve nihai olarak ruhsal tamamlanma vaadiyle de oyalanmalarına hizmet etmelerine neden oldu.
Baumard, bu fikrin, aynı zamanda, dünyanın varlıklı bölgeleri olan Kuzey Amerika’nın kuzey bölgelerinde ve Batı Avrupa’daki ahlakçı din anlayışını benimseyenlerin sayısındaki düşüşü de açıkladığını belirterek, refahın yayılmasıyla ahlakçı dinlerin oyun dışı kalabileceğini belirtiyor.
Çeviri: Reha BAŞOĞUL