Nesneler ile aramızda duygusal bağ kurma olayına denir Misal verirsek; Karadeniz’e azgın dalgalı demek, kendi coşkumuzu yansıtmak için kullandığımız ya da bir antik anıtın yıkık durmasında ezikliğimiz, diğer yandan bir şehitlik heykeline heybetli ya da coşkun dememiz bizim işgüzarlığımızdır, empati oluşturmamızdır..Carpenter’in ideo-motorik yasası ne der: ‘ Her hareket algısı bizde aynı hareketi yapma gibi canlı bir tasavvur uyandırır’. Nasıl yaşarız bunu gündelik hayatta? Misal; bebeğe mama verirken bizim de ağzımızı açmamız, arabada giderken şöförün ani fren yapmasını istediğimizde bizim de kendi vücudumuzu geri çekmemiz özdeşleyimin psikolojik anlatımıdır…
“Sanatta Ruhsallık Üzerine” adlı kitabında;
“güzellik ruhsal ihtiyaçtan doğar;ruh bir piyanodur, renkler bu piyanonun tuşları, gözler ise tellerine vuran çekiçleridir. sanatçı ise farklı tuşlara basarak insan ruhunu titreten eldir”
ve de Schoenberg’e yazdığı mektuplardan birinde,
“eğer bir ressam kendi iç dünyasını kesin olarak biçimlendirmek ister ve buna kendini şartlarsa, müzisyenin kendi iç dünyasını, hiçbir doğa öğesini araya katmaksızın kolay ve doğal olarak ifade ettiğini bir çeşit kıskançlıkla görür. böylece ressamda aynı soyut ifade biçimini kendi resminde arar ve bundan dolayıdır ki; bugünkü resmi ritmik, matematiksel ve yapısal bir biçimleme eğilimi içindedir.”
diyerek müzik-resim ilişkisine değinen sinestezi hastası olmasına kendisi dahil şükredilecek ressam, estetik teorisyeni. Eserleri için tıklayın.