İlk baskısını 1976 yılında yapmış Sirius Gizemi’nin dışında elinizde olacak 526 sayfalık kitap ise yeni eklenmiş ve güncellenmiş bilgilerle sunulan hali. 1976 yılında yapılan baskısı, resmen ‘dünyayı sallamış’ diyebilirim. Yayınlandığı gün The Times ve Telegraph’ta olumlu eleştirilerle karşılaşmış. İngiltere bu kitabı çok sevmiş ve kısa sürede Best Seller’ın zirvesini kapmış. Keza Almanya’da da durum aynı. BBC, Time, Abd’deki basın ve yayın kuruluşları bu kitaba aşırı ilgi gösterenlerden. ancak herşey o kadar da güzel gitmemiş. Amerikan örgütlerinden gelen tehditler ki, aşırı dinsel konuları sarsıcı açıklamalar bulunan kitap için normal bir tepki. Bunun dışında televizyon yapımcıları, yazarı programlarına davet ettiklerinde, hükümetlerin gizli servis teşkilatlarından tehdit telefonları almış. Yazar Robert Temple’da bu duruma kayıtsız kalmamış ve uzun bir süre saklanma ihtiyacı hissetmiş. sır küpü Nasa ise, kitabın bilimsel değerlerden uzak olduğunu belirtmiş. Ancak bunu yaparken, gizlice Robert temple’la bağlantı kurmayı da ihmal etmemiş.
Tipik bir çokkonulu araştırmacı olan Temple, geçmişin ve geleceğin tek bir sonuca vardığını anlatmakta zorlanmamış… Konuya tek bir noktadan giriyor: dogon kabilesi. Bu enteresan kabileyi bilmeyenleriniz için açarsam:
Dogonlar, Afrika Güney Sahra’da ve şu anda mali’de yaşayan ilkel ve tarihi eski olan bir kabile. dünyayla bağlantıları teknolojik olarak yok. yani televizyonlarda seyrettiğiniz klasik ilkel kabilelerden birisi. ancak onları ayıran özellikleri çok.
İnandıkları dinsel mit sirius gezegeni. hatta Sirius C bu yüzyıldan keşfedilmeden önce dogonlar tarafından biliniyordu. bunu dışında dünyamızın Samanyolu’da yer aldığını,Sirius b’nin görünmez bir yıldız olmasına rağmen varlığını biliyor hatta en önemli yıldız olarak onu görüyorlardı. Güneş sisteminin dengelerini, yörüngelerini ve birbirlerine olan uzaklıklarını matematiksel olarak biliyorlardı. Bunun gibi matematiksel astronominin teorikte kaldığı ve hesaplamaların çok yoğun bir bilgi birikimden sonra yapılabildiği bir alanda, dogonlar bir ilkel kabileden beklenmeyecek bir astronomik bilgi aşamasındaydı.
İşte Robert temple da buradan açılıyor kitabında. Nasıl olur da bunları bir ilkel kabile olan dogonlar, günümüz teknolojisinin bu yüzyılda keşfettiği bilgileri, çok eski tarihlerde elde etmiş ya da nasıl elde etmiş? bu soru, bir çok soruya kaynak oluşturacak cinsten ve bilinmeyenin bilinen sorularından biri.
Eski Mısır, Sümer, Hitit, Antik Yunan mitlerinin kahramanların, kutsal saydığı şeylerin ya da astronomik yaşamlarının birbirleriyle aynı olduğunu iddia ediyor Temple.(bkz: Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki kökeni),(bkz: Gilgameş tarihte ilk kral kahraman),(bkz: zaman tüneliyle sümer’e yolculuk). Bunun dışında dinlerin, inanışların ya da yeryüzündeki her şeyi evrenden esinlenerek verilen isimleri ve ilgili ilginç bağlantıları mevcut. destanlar, efsaneler, mitler, dinler tek bir kapının arkasında birleştiriliyor anlatımda. Yalnızca coğrafyası farklı kılınmış. Yazarın birçok arkeolog, antropolog, gökbilimci, antolojist, mit uzmanları, biolog, zoolog ile yakın temas kurarak hazırladığı kitabın ortalarında yer alan bölümlerde, gerekli olduğundan şüphe duymadığım özetler verilmiş.
Matematiksel hesaplamaların, destan ilişkilendirmelerinin çok olduğu bu kitabın sonunda 8 tane ek verilmiş ve benim yaptığım hataya düşmeyin ve kitaba bu ekleri okuyarak başlayın.