“Bir aralar tartışma programlarının gözdesi eski mimar ve gazeteci Aydın Boysan nasıl bilim kurgu romanı yazardı?” sorusunun cevabı…
Roman, 2046 yılında Rumelihisarı’nda bir restoranda başlıyor. Restoranda yemek yiyen yedi kişilik bir arkadaş grubu, meçhul bir gök aracı tarafından kaçırılıyor ve kapo gezegenine götürülüyor. İşte roman da bu yedi kişinin kapo gezegeni’nde başlarından geçen olayları anlatıyor. Pek fazla heyecanlı maceralar değil daha çok gezegenler arası yakınlaşma ve bilgi alış-verişi temeline dayalı olaylar anlatılıyor hikayede. Teknolojik olarak dünya’dan oldukça ileride olan kapo gezegeni ve halkını tanımaya yönelik bir gezi aslında dünyalılar’ın gerçekleştirdiği. Bütün kitap boyunca çeşitli vesilelerle kapo toplumunun ekonomik, sosyal ve bilimsel gerçekleri hakkında bilgiler ve bu vesile ile aynı alanlar hakkında çeşitli fikirler ve tezlerden de söz edilmiş olunuyor kitapta.
Aslında sosyal ve ekonomik fikirler de veriliyor dedim ama aslında kitap temel olarak astro ve kuantum fiziği temeline oturtulmuş. Zaten bölümlerin arasında kimi zaman çeşitli fizikçiler ve dünyaca ünlü teorileri hakkında kısa bilgiler de verilerek, bilmeyenlerin hikayedeki kavramlara yabancı kalmamaları sağlanıyor.hikayenin cevaplamak istediği temel soru ise -hem fiziksel hem de düşünsel olarak- “evren’de yanlız mıyız?” sorusu… Üsluba gelirsek; oldukça özgün bir anlatımla karşı karşıya kalıyoruz. Özellikle teknolojik olarak ileride olan kapo halkının içki ve yemek kültürü üzerine yaptığı ileri çalışmalar gibi konularda oldukça mizahi anlatımlar söz konusu. Gene hikayedeki bazı Türk kahramanların tavırları da oldukça karikatüristik bir karakteristik içerisinde tasvir edilmiş.
Kısaca kitap son zamanların oldukça popüler olan ancak bilimsel olarak pek de ciddi yaklaşılmayıp genelde popülerlikle popülistlik arasındaki ince çizgide gidip gelen bir konuyu, bilimsel açıdan ciddi ancak üslup açısından mizahi bir dille anlatıyor…