Kaçakların Özgürlüğü
Alın yazımda bir kaçak yaşıyor
sanki ruhumun bezirganı
harabe mi elimdekiler
yoksa vakitsiz öten horozlarım mı?
eskiciden alınan bir gözlükle bakmalı geleceğe
denizkabuklarına yaslamalı herkesin kulaklarını bir gece
bir iklimde oynamalı çocukluğumuz
aynı ipe serilmeli hep kirli çamaşırlarımız
ki kaçaklar özgür olsun…
fasıllarda sarılmalı herkes kumrulara
udlarla neylerin hengamesi dinlenmeli
harplarla flütlere ferman salınmalı
felah eylesin musiki semaları
ki göklevni parlak olsun….
mutluluk şekerleri dolaşmalı ağızlarda
güller kondurulmalı göğüslere
leyla gelmeli yanına
derya gitmeli yamacından
ki gece parlak yıldızlarla dolu olsun…
gökkuşaklarına bağlanmalı salıncaklar
öpücüklerimizde dönmeli annelerimiz
akarsularda yıkanmalı kinlerimiz
ah ah Yelda olmalı o gün…
ki ertesi gün güneşli olsun…
kilerlerden çıkmalı incir reçelleri
portakal ağaçları sulanmalı özene bezene
yemyeşil çayırlarda pisletilmeli ancak üstümüz başımız
ıslatılmalı, o uzak rüyalar
ki hatıraların tadı keyifli olsun.
kaçak uçurtmalarım var
kaçak raiyanalara verilmek üzere…
tıpkı hayat gibi
bir ip tutar seni
rüzgarları özlersin hep boynu bükük
ve sen uçmak istersin
hep daha yükseğe
ama hep ince bir ipe bağlısındır
hep düşlerin uçurur seni yükseklere
hep gerçekler indirir seni yere
ama bir anda koparırlar ipini, serilirsin yeryüzüne
ki adı ölüm, namı kaçakların özgürlüğü olsun..
Reha Başoğul