Kırmızı Pabuçlu Hayal Perisi
el fenerlerinin yumuşakça dokunduğu
dişleri olmayan bir yüzdü o gece gözüken
çamurdan ayaklı ve elleri titreyen
dağınık saçlarıyla ve korkulu gözleriyle seçilen
ufacık ellerini kıymıklar süslemiş
bir güzeller güzeli çıktı yıkık evden
acımasız gecenin kurbanlarını
gördüklerimize inandıramamıştık
kayıp kalplerini durdurmuşken
güzeller güzeline gelmemişti onlar tanıdık
içini ısıttıktan sonra
konuşturabildi yüzü temizlenen
masalsı bir rüyada
hatıraları karıştıran
düğmelerle süslü kutuyu konuşturursa
bir hayal perisi gözükürmüş ona
kırmızı pabuçlarıyla
yıldızlara basa basa
gökyüzünde dansedermiş aklın sıra
yapraklar sararmadan hüzünden ayrılınca
mevsimler beyazlamaya başlayınca
uzun bir rüyada
bir hayal perisi yaklaştı bana
çıkartmış kırmızı pabuçlarını
götürmemi istiyor kendisiyle o gece konuşana
saçlarına ak düşmüş mevsimden
trenler korkup kaçışırmış
yıldızlar koşarken penceremden
canlandırdığı elektrik direklerine
hayal perisi sarılmış, bana bakar
çok da sabırsızlanırmış
eskimiş kilimle dolu
içinde ocak olmayan
bezden eve yaklaşınca
kıpırdanmaya başlamış
kırmızı pabuçtan yürekler
diller mazide gezinince
kucağa gelirmiş inci dişler
kıvılcım seslerinin ortasında
mutluluk dansı yapılınca
tutulurmuş ufacık ellerden
çıkılırmış karanlığa.
gözler çiçek açtığında
bir nefes üflenirmiş
mavi hırkası sökülmüşün kulağına
seslenecekmiş ona masalsı bir rüya
aklın sıra
o hayal perisi yaklaşıp
uzun uzun konuşacakmış onla
mevsimler yeşillenmeye başlamadan
pabuçlarını takmayacakmış ayağına
o gün gelinceye kadar
dansetmeliymiş onun yerine karlarda
eğer dediğini yapıp
bu sırada bakarsa yıldızlara
hep bir gülümseme belirecekmiş
güzeller güzelinin kırmızı pabuçlarında…
Reha Başoğul