Yeni medya alışkanlıklarının analizi, sosyal bilimler literatürüyle açıklanabilen bir şekilde yer bulmaktadır. Hedef kitle tanımlamaları yapılırken de dikkate alınacak çalışmalar, mutlaka “Ben kimim?” sorusuna değinen, felsefi bir niteleme ihtiyacıyla beraber düşünülmelidir. Verilen hizmetin kimlere, hangi anda, nerede, nasıl ve ne şekilde sunulduğunun kalitesi bu sorunun cevabını her bir birey için anlama ve ayrı ayrı yanıtlamaya kadar götüren bir süreçtir.
Bu alanda yapılan çalışmalara baktığımızda, gerek “Sosyal Kimlik Teorisi”, gerekse “Kimlik Teorisi”, Ben’i oluşturan kimlik olgusunu bir anın değil sürecin içinde kavramsallaştırır. Sosyal kimlik Teorisi, süreci kendini kategorileştirme olarak nitelerken, kimlik teorisi, kimlikleştirme olarak adlandırır. Bu sayede kimlik veya kimlikler evrenine adım atarız. Kimlikleri, onunla birlikte doğan ötekileri doğru anlamamız, deneysel koşullara tabi tutmamız ve analizleri sürekli iyileştirmemiz, bağlamsal pazarlama stratejilerini de hem etik, hem de iletişim sembolleri adına ideal düzeye çekecek verileri elde etmemize olanak tanıyacaktır. İçgörüsel kavrayış, sadece hedef kitleyi çözümlemeye değil, verdiğiniz hizmetin iş akış süreçlerinden, istihdam stratejilerine kadar birçok kararınızı da etkileyecek öneme sahiptir.
İNTERNET MEDYASINDA DÖNÜŞÜM VE DEĞİŞİM FAKTÖRLERİ Continue reading »