Bertrand Russell’ın tabiriyle, hareketi düşünmeye, Othello’yu Hamlet’e tercih eden, faydacılık adıyla da anılan düşünsel sistem.Sanatsal arenada ise örneğin Mimar Sinan’ın eserlerinin pragmatik elekten geçirilerek inşa edildiği düşünülebilir. Doğru kavramının salt anlamının bir şey ifade etmediğini , eğer başka yönlere çekebilecek kuvveti varsa bir anlam arzettiğini düşünürler. bireyselciliği okşar ve Ayn Rand kitaplarında olduğu gibi “ben” mekanizmasının her daim aktif olarak çalışmasını isteyen, Charles Peirce’ın temellerini atıp, William James’in tuğlaları getirdiği, John Stuart Mill’ın da süslemesiyle uğraştığı, Locke, Hume, ve Berkeley’in de uzun bir süre orada yaşadığı bu düşünce mimarisine göre hoşlanmanın ve heyecanın yaşama isteği yaratmasından dolayı mimarinin reklamı olarak anıldığı akım da diyebiliyorsam, kendisini sevdiğim açmazlarda labirent olmadan da farenin bir rolü olabileceğine dair antitez duyargalarımın isteksizliğindendir.