Eyl 092008
 

abdulmecid

Sultan Abdülaziz’in oğlu olup II. Meşrutiyet’in göze çarpan hareketli siması…Bugun Ortaköy’deki Boğaziçi silüetine anlam kazandıran Ortaköy Camii’ni yaptıran da kendisidir. Beyninde ressamlığı, kanımca şehzadeliğinden daha ön loblarında yer edinmiş, Guillnet ve Zonara gibi ressamlardan da etkilenmiş bu şehzademiz, saray konulu resimleriyle de bilinmiş olup İbrahim Çallı kuşağının ışık-renk sistematiğini benimseyerek Klasisizm açısından bizlere de haz vermeye başlamıştır. Sergi ve atölye açılması konusunda Osmanlı’nın son dönemlerinde resme olan katkısını yadsımamak lazım. Aynı zamanda Abdülhak Hamit ve Recaizade Mahmut’un portreleri de tarihi babda görülmeye değerdir. Bir de yarı poz yarı enstantane halde “sarayda beethoven” ve “harem’de goethe” resimleri Osmanlı’daki durgunluğun ve aldığı oryantalist eğitimin bir sonucu olsa gerek.

Dilşad Hatun
Dilşad HatunHarem’de Goethe

 Haremde Goethe

Eyl 052008
 

Takiyuddin-MinyatürAli Kuşçu’nun torunuyla ortak çalışıp Osmanlı İmparatorluğu’na 3. Murat zamanında bir rasathane kazandırmış Şam’lı gökbilimci,matematikçi… Rasathane, bugunkü Cihangir’in Tophane sırtlarında idi ve elyazmaları da halen Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nde saklanmaktadır ve dijital formatta arşivlenmiştir. Başka bir açıdan ise kendisinden, birçok başarılı araştırmaya evsahipliği eder iken , o devirde meydana gelen kuyrukluyıldız gözlemi, veba salgını ve en trajiği ‘meleklerin bacaklarını gözetlemek’ aktivitelerinin sebep mahalli olarak da gösterilmesi sonucu Kılıç Ali Paşa tarafından denizden topa tutularak yıkılan yobaz kurbanı olan rasathanenin de kurucusudur, şeklinde de bahsedilebilir.

May 032008
 

tchaikovsky1

Son zamanlarına doğru kendisiyle yüzyüze görüşmeyi kabul etmeyen ve mektuplarla iletişim kurduğu hayranı olan bir dul kadın tarafından harçlık alan, son eseri Pathetique Senfoni’yi bitirdikten hemen sonra ölen, Robert Schumann ve Johannes Brahms romantizminden etkilenmiş, senfonik şiirlerinin ilham perisi ise Franz Liszt olan, eşcinsel olduğu da rivayet edilen, içindeki melankoliyi ve bundan kaynaklanan korkuyu sadece şeytanın bilebileceğini düşünen, Jascha Heifetz kemanından ve London Symphony Orchestra’sından huşu içinde dinlemeyi sevdiğim , Cemal Reşit Rey’de her yıl mutlaka adına konserler düzenlenme ihtimali yüksek olan rus sanatçı…

Mar 152008
 

eric-fromm

“Sevme Sanatı”, “İnsanın yıkıcılığı üstüne”, “Sağlıklı Toplum”, “Olmak ya da Sahip Olmak, “Özgürlükten Kaçış” eserleri okunmadan geçilmemelidir. Ömür yaşam adına “seks ve aşkın tüketime yönelik kötüye kullanımı, hayatı anlamlı kılan diğer şeylerin eksikliğinde, mutluluk olarak onların yerini doldurma görevi üstleniyor.” diyerek Freud’a gönderme yaptığı gibi güncel ve sosyolojik bir tespitte de bulunan Fromm, insanı salt seksüel değil ekonomik, toplumsal, antropolojik ve kültürel bir varlık olarak bütünselleştirmeyle psikiyatriye dahil edilmesini belirtmiştir. İnsanın sahip olduklarıyla var olmasını yadsıyan ve bunun karmaşa getirdiğini vurgulayan Fromm, bir nevi “fight club” ritüeline de ilham vermiş olup, diğer yandan mevlevi ruhaniyetine de oldukça yakın durmayı ve araştırmayı tercih etmiş bir leziz, kendinden olgun kadın isteyen ve de bulduğu an evlenen erkek olma özelliği de mevcuttur.

Ara 172007
 
Johannes Vermeer

‘Jan Vermeer’ de denilen, still life tarzında, eşyanın tabiatı ve manası konusunda Sezar’ın hakkını Sezara ışıkla veren janr ustası hollandalı ressam, herkes dışarda fink atarken, o evinde öyle kurgularla resim yapmıştır ki ortaya çıkan çeşitlilik ve ihtişam mükemmeldir. Ne kadar sıradan denip geçilir bir müzik dersinin alınması, sütün dökülmesi, mutfakta geçirilen zaman, mektuplarla zaman geçirme gibi…An durur ve anlam olur…Aynı adlı, bilinen en ünlü resminin nasıl yapıldığının hikayesini anlatan “Girl with a pearl earring (inci küpeli kız)” filmi ise, sanatçının tarzına yakın bir görsel yönetmenlik başarısıyla çekilmiştir ve Match point, The Prestige, The Black Dahlia, Lost in Translation filmlerinden tanıyabileceğiniz Scarlett johansson, tam da Vermeer’in resmindeki gibi durudur, huzur verir…

resimleri ve Vermeer’in katkıda bulunduğu Hollanda kültürü için : www.essentialvermeer.com

Kas 172007
 

 

jacques lacan

Bir zamanların şairi olmasına şaşırmamakla beraber, ölümüne Freud Ekolü’nü savunan, ironik bir şekilde antipsikiyatri savunucusu olan fransız psikiyatr. Borges’in “dilimden çıktıktan sonra söylediğim şey artık bana ait değildir” mantığına, lacan da hemfikirdir, yani varlığını, dilin ona sunduğu kadar tanıyabilen bir çerçevede oluşturduğunu savunur. Bastırma ve Yüceltme kavramlarını tek bir çatı altında birleştirmesi, bunun sebebi de kendi gerçekliğiyle, düşüncesi arasında büyük ve belirgin fark olmasını sağlayan kültürel özne pozisyonudur. Parçalanmış beden, ayna evresi ve odipial evre ile gelişimi üçe ayırması Freud’un otoerotizm ve narsist evreleriyle örtüşür. Ona göre insan, düşlerinden yaşam enerjisini alır ama hayalkırıklığıyla ilerler… 

Tüm bunların dışında dilin paradoksal ölçütleri konusunda kendisiyle hemfikir olsam da Lacan bir çok olguyu matematiksel açıklarken maalesef “matematik diliyle” saçmalamıştır. Bunun da detaylarını “Son Moda Saçmalar” kitabındaki Lacan incelemesi tavsiye edilir…

Ağu 222007
 

Çalışmalarına her baktığımda, beni durduran trafik polisinin ‘sadece iyi günler dilemek istemiştim’ tadında bir nostaljik ütopik aleme sevk edebilecek, grafik sanatçısı, karikatürist… Atatürk, 1928 yılında Latin Alfabesi’nin tanıtımı için gerekli kitabın kapağını kendisinin hazırlamasını istemiştir. ve biz şu an Türk Harf Devrimi’nin simgesi de olan kapağındaki kızı Ülkü’yle birlikte Atatürk temsilini, onun fikriyatıyla görmüş bulunmaktayız. Onun bu konuda seçilme sebeplerinden biri sanatçı yönünün dışında eski alfabedeki ustalığının yanında Fransızca ve İngilizce bilmesinden kaynaklı Latin Alfabesi’ne de hakim olmasından kaynaklıdır. Milli piyango basılı reklamlarından Türk Ticaret Bankası reklamlarına Tekel’den, Sümerbank’a, Yeşilay’dan İş Bankası’na, Pirelli’den Bayer’e, Kuru Kahveci Mehmet Efendi’den Spor Toto’ya hayata renk katan bir çok reklam görseli ona aittir.

Cumhuriyet rejimini idealize eden milli piyango resimleri sosyolojik ve siyaset felsefesi açısından da incelenmelidir; laikleşen Türkiye’nin sembollerini daha sonraya onun grafikleriyle gelecek neslin görsel hafızasına taşımasındaki en büyük etkendir ve evet bir nevi propaganda niteliği de taşır. Nedir bu semboller: 19 Mayıs’ın dinamik sporcu gençliği, balo resimleri, 23 nisan’da neşe dolan çocuklar, evde oturan mutlu aileler ve daha niceleri..

Sanatçı’nın koleksiyonunu toplama şerefi Ender Merter’e aittir.

sitesi için: www.ihaphulusi.gen.tr

Şub 022007
 

Galileo ve Einstein’ın ilham perileri olduğu, popüler bilim okuyucularının “Kralın Yeni Usu” serilerinden tanıyacağı Roger Penrose ile “penrose hawking özgünlük teoremi” ni ortaya koyan, “sınırsız uzay hipotezi”yle kısmen mesnetsiz kaldığı, paralel evren teorisine ilişkin bazı görüşlerinde yanıldığına dair açıklama yapan, “herşeyin teorisi”nin sahibi, felsefesi kanımca yapay ve zayıf kalan ve inançsal sistemi tanrı ile ilgili yaklaşımlara dair sorulara verdiği cevap gibi, evreni tanrı dışında bir neden bulmanın gerekliliğine uygun şekilde oluşmuş, physicsweb anketine göre tüm zamanların en iyi 16. fizikçisi seçilmiş, “zengin bir ailem olmasa ne olurdu?” diye kendine hep sormuş, doğu mistisisizmiyle hep dalga geçen, “occamın usturası” ilkesini pek seven, geçmişe yolculuk takıntısı olan, hakkında detaylı bir bilgi almak için okuma listemde bayağı bir bulunmuş John Boslough’un “Stephen Hawking’in Evreni” adlı kitabının tavsiye edilebileceği, İngiliz karadelik kuramcısı, astrofizikçi, astromatematikçi… 

eserleri için; 

(bkz: zamanın kısa tarihi) 

(bkz: zamanın güzel tarihi) 

(bkz: ceviz kabuğundaki evren) 

(bkz: karadelikler ve bebek evrenler)

Oca 292007
 

ibnisina1Buharalı olup, batı onu “avicenna” diye bilir. nesneldir, metafiziğe bulaşmadan araştırmalar yapmıştır ki 5 ciltlik bir tıp kanunu niteliğindeki kitabı farmakolojiye öncülük etmiştir. Aristotelesci olmasının yanında, Platoncu eğilimleri de 18 cilde dayandırdığı şifa kitabı” kitab üş şifa” adlı eserindeki felsefi görüşlerinde kendini hissetirmektedir. Bu kitap ayrıca, zengin bir mineraloji kaynağıdır. Doğa bilimleri ve kimya üzerine de yazmışlığı mevcuttur, şairdir. Menenjitten, şarbona, zatürreden, psikoterapiye bir çok konuda öncülüğü vardır. Kas anatomisindeki deli incelemeleri ölmeden önce okunmalıdır. Kısacası adam bilimadamlığından ve filozofluğundan öte tartışmasız dahidir.

Ağu 192005
 

Henri PoincareBilim gerçeklerden kuruludur,tıpkı evin tuğlalardan kurulu olması gibi.
Ancak gerçeklerin toplanması bilim değildir.Tıpkı bir küme tuğlanın ev anlamına gelmemesi gibi
.”

/Henri Poincare

Bir Fransız matematikçisi olan Henri Poincare 1854 yılında Nancy’de doğmuştur. yüksek öğrenimini Polyechnique’de yapmıştır.

Üniversite mezuniyeti sonrası O’nun ilk yaptığı iş Maden Ocakları Birliği’nde bir çeşit mühendislik hizmetidiri. Ancak kısa sürede akademik yaşamı yeğleyecek ve bu göreve Sorbonne Üniversitesi’nde başlayacaktır. Bütün akademik yaşamı sadece bu üniversitede sürmüştür. Bilimsel çalışmalarının yanında hiç aksatmadan sürdürdüğü ders görevleri de vardır. Bu sabır isteyen çalışmaları sonrası, irili ufaklı beşyüz civarında eser vermiştir. Bu sayı belki de matematik tarihinde adı geçen bunca bilginin çalışmalarının çok çok üstünde bulunmaktadır. Çoğu makale ve bildiridir ve hemen tamamına yakını yayımlanmıştır. Aralarında kitaplar da bulunmaktadır ki bu çalışmalardan önemli bulunan bazıları aşağda tanıtılacaktır.

O’nun çalışma konuları daha çok analitik fonksiyonlar, diferansiyel denklemler ve özellikle cebirsel geometri olarak ağırlık kazanmaktadır. ilerideki yıllarda bilim felsefesi ile de ilgilenmiştir. bizim yaklaşımım, O’nun geometriye ilişkin çalışmalarını biraz daha önce çıkarmak olacaktır. Ancak daha önce diğer konulardaki çalışmalarına şöylece değinmekte yarar vardır.

Diferansiyel denklemlerle olan ilgisi daha çok gök mekaniği ve üç cisim porblemleriyle uğraşırken karşılaştığı bir model olması enedeniyle başlamıştır. Benzer şekilde kısmi türevli diferansiyel denklemlere de matematiksel fizik” çalışmaları sırasında ilgi duyacaktır. Bu çalışmaları sırasında iki tür diferansiyel denkele de kendince katkılarda bulunmuştur.

O’nu matematikte en çok etkileyen süreklilik kavramı olmuştur. Bütün çalışmalarında bu düşünce, O’nu yönlendirmiştir. Buna koşut olarak topolojij türden bir çok problemle uğraşmıştır. Giderek bu birikim, O’nun Cebirsel Topoloji’yi kurması aşamasına kadar uzanacaktır.

Bir süre kümeler ile ilgilenecek, karşılaşılan bazı paradoslar nedeniyle biçimcilerle çatışacaktır. Bu davranışlarıyla bir kaç meslektaşlarıyla ters düşmüş bile olsa, O daha çok sezgici görüşü benimseyen tarafta yer almıştır. Continue reading »