Eki 132010
 

Leyla'nın Evi - Zülfü Livaneli - Nedim Saban - TiyatroKare- CKM - Afiş

“Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerine güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…

Sular sarardı.. yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…
Eğilmiş arza, kanar muttasıl kanar güller,
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller
Sular mı yandı? Neden tunca benzemiyor mermer?

Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta!”

/ Ahmet Haşim – Merdiven şiiri..

Zülfü Livaneli’nin “Mutluluk” romanından sonra gelen, 2006 yılında aynı adla yayımladığı ve 60’dan fazla baskı yapan Leyla’nın Evi, Nedim Saban yönetiminde Caddebostan Kültür Merkezi’nde 8 Ekim günü sahneye kondu. Hiç bir boş koltuk kalmadan izlediğimiz ve seyircinin yaş ortalamasının da ilk bakışta 40 üstünde olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz oyunu , kitaptan tiyatroya Zeynep Avcı uyarlarken, dekoru ise bir çok ödüle sahip ve daha önce bu platformda yer verdiğim “Dünya’nın Ortasında Bir Yer”’in harikulade dekorunu da yapan Nurullah Tuncer’e ait.
Zülfü Livaneli kitabının tanıtım yazısında karakterlerini şöyle tanımlıyor:
“Kimi zaman bir savaş bir kentin, bir ülkenin kaderini değiştirir, kimi zaman bir tek kişi koca bir ailenin…

Leyla: Yalılarda doğmuş büyümüş bir paşazade, bir Osmanlı soylusu…
Ali Yekta: Uşaklık kaderini değiştirme ihtirasıyla yanıp tutuşan bir İstanbullu…
Rukiye-Roxy: Almanya’da doğmuş, seks modelliği yapmış bir hip-hopçı…

Kentlisi-köylüsü, varsılı-yoksulu, din hocası, söz sahibi bankacısı, gazetecisi… Her birinin bir nedenle ötekinin yaşamına girdiği, onu değiştirdiği günümüz Türkiyesi… Ve bir roman kahramanı gibi öne çıkan pırıltılı Boğaziçinde, Bosnalılar Yalısının ilginç dünyası…”

İyi bir eğitime sahip bir şekilde yetiştirilen ,yaşı oldukça geçkin Leyla Bosnalı, savaş yıllarında, birbirine aşık olan bir İngiliz subay ve bir Osmanlı yalı kızı anneden dünyaya gelmiştir. Annesini meydana gelen aşk sonucu, “gavurla beraber olma” nedeniyle aile içi cinayetten kaybeden Leyla Hanım, bu süreçte piyano,yabancı dil, bahçe bakımı gibi bir çok eğitimi de almış ve yalısında oturmaktayken, birden zengin bankacı Ömer ve eşi Necla çifti tarafından elinden alınmıştır.

Leyla'nın Evi  - Zülfü Livaneli - Nedim Saban - Tiyatrokare- CKM

Leyla Hanım’ın elinde çantası, ağır adımlarla sahneye çıkışıyla başlayan oyunda , yalısının kapısının önünde hakkını almak ve evine tekrar yerleşme umuduyla beklemeye koyulurken, karakterleri de yavaşça tanımaya başlarız. Leyla Hanım’ın bahçesinde küçüklüğü geçen Yusuf artık genç bir gazeteci olmuş ve Leyla Hanım’ın yalıdan çıkartıldığını duyunca yardım amacıyla yetişmiştir. Hukuk savaşını kapının önünde bekleyerek kazanamayacağını Leyla Hanım’ı anlatma da zorlanan Yusuf, kapının önünde beklemeyip kendi evine bir süreliğine yerleşmesini telkin ettiği Leyla Hanım’ı sonunda ikna ederek pasaklı evine getirir. Aynı evde beraber yaşadıkları kız arkadaşı Roxy ile de Leyla Hanım böylece tanışmış olur. Roxy, hip-hop müziği üzerine para kazanmayı amaçlayarak hayata tutunmaya çalışan ve daha önceleri striptiz bar’da çalışmış, geleceğine, geçmişine ve etrafına karşı agresif ve isyankar yapısıyla dikkat çeken ve bozuk Türkçesi ile derdini zar zor anlatan ve Yusuf ile de karakolda bir vukuatı sonucu tanıştıktan sonra onunla yaşamaya başlayan genç bir kızdır.

Oyunda bir yandan Roxy’nin ilk başlarda yaşlı Leyla Hanım’ı evde istememesi ve onu kovması süreci ilerler. Diğer diğer yandan ise hayatı boyunca yalı kahyalığı yapmış, Leyla Hanım’a saygıda kusur etmeyen biri olan Ali Yekta Bey, küçük yaşlardan beri disiplinli, baskı altında ve korkutarak yetiştirdiği oğlu Ömer’in yalıyı Leyla hanım’ın rızasıyla satın aldığını zannettiğinden, Leyla Hanım’ın düştüğü müşkül durumdan haberdar olmadan, oğlu ve geliniyle yalıda kalmaktan dolayı memnuniyet duymaktadır, ancak gelini Necla ise onu yeni aldıkları yalıda yaşamasından çok rahatsızdır.
Leyla'nın Evi  - Zülfü Livaneli - Nedim Saban - Tiyatrokare- CKM
Leyla'nın Evi  - Zülfü Livaneli - Nedim Saban - Tiyatrokare- CKM
Necla, kayınpederi Ali Yekta Bey’in yalıda kalmasından duyduğu rahatsızlığı kinayelerle kendisine anlatırken, Ömer, eşi ile babası arasında kaldığından ikisinden de pasif davranışları nedeniyle fırça yemektedir. Necla’nın, Leyla Hanım’ı, Ömer ve Ali Yekta Bey’den habersiz sahte deli raporuyla yalıdan attırdığını duyan Ömer ve Ali Yekta Bey’in aralarında Ömer’in kendisini çocukken nasıl zalim yetiştirdiğine dair tartışmalara varan şiddetli tartışmalar yaşanır. Öteki yandan ise gazeteci Yusuf’un evinde yaşayan kız arkadaşı Roxy’nin hip-hop melodisi arayışında, Leyla Hanım’ın geçmişinden aldığı eğitimle ona yardım etmesi Roxy ile Leyla Hanım’ı birbirine sırdaş derecesinde yakınlaştırır.

Leyla'nın Evi  - Zülfü Livaneli - Nedim Saban - Tiyatrokare- CKM

Bu süreçten sonra aradaki kuşak çatışmaları, kimlik bunalımları, aidiyetsizlik, nostaljik değerler ve baba-oğul-gelin sorunlarının üzerine dramatik diyalogların döndüğü oyunda , karakterlerin geçmişe dönüldüğü ve kendilerinden bir hikaye paylaşıldığı zaman ışığın ve barkovizyon görüntülerin de vermek istenen duygu için kullanıldığı ara diyaloglar kurguda yer buluyor.

Leyla'nın Evi  - Zülfü Livaneli - Nedim Saban - Tiyatrokare- CKM

Özellikle Leyla Hanım rolündeki Cecile Toyon’un mimikleri, ses tonu, rolüne hakim olması ve yaşadığı zor durumu hissettirişi biz seyircileri etkilerken, Ayça Varlıer’in bozuk Türkçesiyle, gerçek adı Rukiye’ye dönüşümü sırasında, hip-hop ile hayata karşı isyanını ve tutunmasını anlattığı şarkılardaki performansı, bizler için seyir boyunca akılda kalıcı oyunculuk yetenekleriydi.

Tabii ki gazeteci rolündeki saygıda kusur etmeyen, pasaklı ama yardımsever, naif bir rol üstlenen Onur Bayraktar’ın, oğluna baskıcı bir dille eğitim verdirme gayesindeki zulmü ve nefreti ve de Leyla Hanım’a duyduğu saygıyı konu alan sahnelerdeki özellikle ses vurgusu ile göz doldurucu Ali Yekta Bey rolündeki , usta seslendirme sanatçısı , oyuncu ve yönetmen Nuri Gökaşan’ın, yalıyı Leyla Hanım’dan alan Ömer ve Necla rollerini paylaşan Volkan Severcan ile Melda Gür’ün de oyunun trajik bölümlerine oyunculuklarıyla yaptığı önemli katkıyı belirtmekte fayda var.

Kitabı okumayanlar için oyunun sonlarındaki süreç, toplumun bu arada kalmışlığında, arzu edilen bir sona tekabül ederken, bu hissi verebilecek melodileri ise, Orhan Veli Kanık’ın “İstanbul’u Dinliyorum Gözlerim Kapalı” şiirini seslendiren Zülfü Livaneli’nden dinledik ki böylece hepimizin oynadığı manolya ağacının gölgesini ve yediği karanfilli reçelin tadını duyumsayabildik.

Leyla'nın Evi  - Zülfü Livaneli - Nedim Saban - Tiyatrokare- CKM

Oyun, çeşitli tarihlerde, Anadolu yakasında Caddebostan Kültür Merkezi, Yunus  Emre Kültür Merkezi ve Kadıköy Halk Eğitim merkezlerinde oynanmaya devam edecek. En güncel programı ise http://www.tiyatrokare.com.tr/ veya  http://www.twitter.com/nedimsaban adresinden takip edebilirsiniz.




If you enjoyed this post, please consider leaving a comment or subscribing to the RSS feed to have future articles delivered to your feed reader.

 Leave a Reply

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

(required)

(required)

Kapat